Makaleler
- PANDEMİ SONRASI İŞ HUKUKU’NDA GÜNCEL GELİŞMELER
- KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE VERBİS
- HUKUKİ AÇIDAN AİLE ŞİRKETLERİ
- COVID-19 SALGINININ SÖZLEŞMELERE ETKİSİ
- A’DAN Z’YE UZAKTAN ÇALIŞMA
- 6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA GENEL TEHLİKE SORUMLULUĞU
- TÜRK BORÇLAR KANUNU`NA GÖRE KİRA SÖZLEŞMESİNİN UYARLANMASI VE ÖNEMLİ SEBEPLERİN VARLIĞI HALİNDE FESİH, KİRA SÖZLEŞMESİNDE AYIP VE İMKANSIZLIKLA KARŞILAŞTIRILMASI
PANDEMİ SONRASI İŞ HUKUKU’NDA GÜNCEL GELİŞMELER
Mart 2020 tarihinden beri ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 salgını ile birlikte çalışma hukuku anlamında da birçok yeni düzenleme getirilmiş, özellikle çalışanların ücretsiz izne çıkarılması, kısa çalışma ödeneği ve fesih yasağı gibi yeni uygulamalar ihdas edilerek işveren-çalışan hakları arasında denge kurulmaya çalışılmıştır.
Uygulamaların süresi ihtiyaçla bağlantılı olarak uzatılmış ve ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği ve fesih yasağı bakımından 30 Haziran 2021 son tarih olarak belirlenmiştir.
Yazımızın yayınlandığı dönemde tüm bu uygulamalar sona ereceğinden birçok çalışanın iş sözleşmesinin sona ereceği endişesi bulunmaktadır. Bu durum bir taraftan da işverenleri iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarla ve davalarla karşı karşıya getirecektir.
Bu sürecin hem çalışan hem de işveren bakımından hakkaniyete ve iş hukukuna uygun şekilde yürütülmesi için hukuk düzenimiz çeşitli mekanizmalar öngörmüştür.
Bunlardan ilki ikale sözleşmesidir. İkale sözleşmesi çalışan ile işverenin iş sözleşmesinin sona ermesine yönelik karşılıklı iradelerini ortaya koydukları bir sözleşme tipidir. Bu sözleşme kanunda düzenlenmemekle birlikte Yargıtay Kararları ile kabul görmektedir. Söz konusu sözleşme ile taraflar karşılıklı olarak birbirlerinden taleplerini yazılı şekilde kararlaştırarak iş ilişkilerini sulh içinde sona erdirebilirler. İkale sözleşmesi teklifinin işveren tarafından yapılması durumunda çalışanın makul yararının karşılanması ve sözleşmenin çalışanın özgür iradesi ile imzalanması gerekmektedir. Bu durumda kıdem ve ihbar tazminata ek olarak bir menfaat de sağlanmış olması gerekir.
Söz konusu teklif çalışandan da gelebilir. Bu durumda çalışana ihbar ve kıdem tazminatının ödenmesi gerekmektedir.
İkale sözleşmesinin fesih anına kadar yapılması gerekir ve ikale sözleşmesinde ihtirazi kayıt bulunmaması esastır.
Diğer bir yöntem ise ihtiyari arabuluculuktur. Arabuluculuğu düzenleyen 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile işçilik alacakları ve işe iadede arabuluculuk bir dava şartı haline getirilmiştir; ancak zorunlu arabuluculuk sürecine gelen bir uyuşmazlıkta ihtilaf çoktan doğmuş olmakta ve tarafların uzlaşmaları ve konuya empatik yaklaşmaları zorlaşmaktadır. Bu nedenle ihtiyari arabuluculuk kurumu getirilmiş olup tarafların konusunda uzman ve objektif bir hukukçu eşliğinde kendi isteklerine bağlı olarak uzlaşmaları çok daha etkili sonuçlar doğurabilmektedir.
İkale sözleşmesi ve ihtiyari arabuluculuk yollarının en önemli avantajı davaların yıllarca sürdüğü ülkemizde çalışanın haklarına daha çabuk kavuşma imkanına sahip olması ve işverenin de bu süre zarfında yüksek faiz ve yargılama gideri ödeme yükünden kurtulmasıdır.
Av. Selin MİRKELAM FALAY (LL.M.)